ORGANİK TARIM İLE İLGİLİ YANLIŞLAR
- Organik tarım ilkel
- Organik tarım fazla emek ister ve üretim maliyetleri yüksek
- Organik tarımda verim düşük – az ürün elde edilir
- Organik tarım ürünleri ile geleneksel ürünler arasında besin maddesi, mineral ve vitamin içeriğinde fark yok
- Organik ürünler konvansiyonel ürünler gibi düzgün şekilli değil
- Organik tarım ürünleri konvansiyonel ürünlerden pahalı
Organik tarım ilkel bir tarım şekli değildir.
Gerek besleme, gerekse yabani ot, hastalık ve zararlılara karşı sentetik ilaç ve gübrelerin kullanılmıyor olması bu tarım şeklinin ilkelliği anlamına gelmez. Aksine, ekim nöbeti, yeşil gübreleme, kompost yapım ve kullanımı, solarizasyon, istenmeyen böcekler için tuzaklar, yararlı böcek ve mikroorganizmaların doğal düşmanlar olarak istenmeyen böcek ve hastalıklara karşı kullanılması, küçümsenmeyecek derecede bilimsel temel, bilinç ve tecrübe gerektirir.
Organik tarımın üretim maliyetleri yüksek değildir.
Tarla yada bahçelerde ot ilacı kullanmamaktan ve bu sorunu iş gücü gerektiren fiziksel mücadele ile halletmek gerektiği için, ek bir işgücü maliyeti doğmaktadır. Bunun dışında diğer kültürel işlemlerin ek bir maliyeti olmadığı gibi endüstriyel tarımda yoğun olarak kullanılan sentetik kimyasalların organik tarım içinde zaten yeri yoktur. Ayrıca bu sentetik kimyasalların kullanılmıyor olmasının çevre, ekoloji ve insan başta olmak üzere canlı sağlığına kazandırdığı “artı değer”in hesaplanamayacak bedelini hiçbir zaman unutmamak gerekir.Diğer bir maliyet unsuru olan Kontrol ve Sertifikasyon maaliyetlerinde ise küçük alanların yada tek tek küçük çiftçilerin sertifikalandırılması yerine köy, havza yada kooperatif bazında oluşturulan organik tarım alanları için alınacak toplu sertifikasyon, bu maliyeti düşürmenin en akılcı yönüdür. Dolayısıyla organik tarımı bağımsız küçük alanlarda tek tek üretici bazında yapmak yerine çiftçilerin bir araya gelerek oluşturacakları birlik yada kooperatifler vasıtasıyla gerçekleştirmek aynı zamanda ürünleri satın alan şirketler karşısında da çiftçilerin elini güçlendirecektir.
Organik tarımda verim düşüklüğü koşullara bağlıdır.
Yıllardır konvansiyonel tarım sistemi uygulanan arazilerde organik tarıma geçiş sürecinde, ürün verimlerinde bir azalış olması doğaldır. Elbetteki toprak ekosisteminin yeniden oluşumuna kadar ki birkaç yıllık süreçte verim düşük olacaktır. Zira konvansiyonel tarım yapılan bu arazilerde sentetik ticari gübre kullanılırken toprak değil, sadece ekilen-dikilen bitkiler beslenmiştir. Hatta yoğun sentetik gübre ve kimyasal ilaç kullanımlarıyla toprak zehirlenmiş ve fakirleşmiştir, organik yapı yok olmuştur, toprak mikroflorası yok edilmiştir. Dolayısıyla bunun geri kazanımı için bir süre geçecek ve bu süreçte verim, konvansiyonel üretime göre daha düşük olabilecektir. Sistem eskiye döndüğünde ise verim de yükselmeye başlayacaktır. Eğer ekolojik tarıma, daha önceden konvansiyonel tarım yapılmamış arazilerde başlanırsa ve ekolojik tarımın gereksinim duyduğu işlemler ekosistemin dengesini bozmadan yapılıyorsa, bir çok üründe birim alandan konvansiyonel tarım koşullarında yapılan üretim kadar verim alınabilmektedir.
Organik tarım ürünlerinin besin maddesi, mineral ve vitamin içeriği konvansiyonel ürünlerinden çok daha zengin.
Yapılan bilimsel çalışmalar organik ürünlerin besin içeriklerinin konvansiyonellerden daha fazla olduğunu kanıtlamaktadır. Endüstriyel tarımın Yeşil Devrim süreciyle 1970 lerde başlayan yükselişi, verim artışı sağlayan tarım kimyasallarının yoğun kullanımını ve yerel tohumlar yerine melez tohumların ekilmesini sağlamıştır. Yerel tohumlardan endüstriyel tohumlara geçiş ile bakın neler olmuştur?
Minnesota Üniversitesi tarafından ABD’de yerel tohum çeşitlerinden elde edilen ürünler ile marketlerden alınan endüstriyel tohumlardan elde edilen ürünlerin besleyicilik özellikleri karşılaştırılmış ve yerel çeşitlerin üstün olduğu saptanmıştır. Örneğin fasulyelerde antioksidan düzeyleri bazı yerel çeşitlerde endüstriyellere oranla %50, bazı çeşitlerde ise 3,5 ile 21 misli yüksek bulunmuştur. İngiltere’de yapılan diğer bir araştırmada 1930’da ve 1980’de Tarım Bakanlığının gerçekleştirdiği sebze ve meyvelerin mineral madde değerlerini içeren araştırmaların sonuçları karşılaştırılmıştır. Buna göre 50 yıllık bu sürede sebzelerde kalsiyum, magnezyum, bakır ve sodyumda; meyvelerde ise magnezyum, demir, bakır ve potasyumda önemli düzeylerde gerilemeler saptanmıştır.En büyük düşüş sebzelerde beşte bir düzeyine düşen bakırdadır. Sonuçlar bu düşüşlerin endüstriyel tarımın gelişmesinden veya çeşitlerin değişmesinden meydana gelebileceği şeklinde yorumlanmıştır. Washington State Universitesi araştırmacıları 1842 den beri ekilen 63 yazlık buğday çeşidinde 2003 e varıldığında %11 lik Demir azalması, % 16 lık Bakır azalması, % 26 Çinko ve % 50 Selenyum azalması olduğunu saptamışlar ve bugünkü ürünlerin yerel çeşitlere göre %10 ile 25 arasında daha az demir,çinko,protein,kalsiyum ve C Vitamini içerdiğini saptamışlardır. Dolayısıyla ürünlerin çok düzgün şekilli ve albenili olmasından ziyade içeriklerinin ne olduğu önemlidir.Yapılan araştırmalar çeşitli ürün gruplarına göre organik ürünlerde konvansiyonel ürünlere göre besin değerinin ortalama % 20 ,antioksidan değerinin % 30 oranında daha fazla olduğunu göstermektedir.
California Universitesinin 10 yıllık araştırma sonuçlarına göre bazı kanser türleri ve kalp hastalıklarına karşı koruyuculuk görevi yapan antioksidanlardan Flavonoidlerin organiklerde % 79 ile % 97 oranında daha fazla olduğu, lycopene değerinin yine organiklerde konvaniyonellere oranla daha fazla bulunduğunu söylenmektedir.
Organik tarım ürünleri konvansiyonel ürünlerden daha pahalımıdır?
Bu ürünleri alırken parayı ne için harcadığınızı düşünmeniz gerekir. Parayı ne için veriyorsunuz?
- Ekolojiye dost bir üretim için suyun, toprağın tarım kimyasalları ile zehirlenmemesi için,
- Toprak mikroflorası dahil olmak üzere toprak canlılarının ve toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerinin korunması için,
- Küçük çiftçinin desteklenmesi, toprağından kopmamasının sağlanması, ekonomik olarak güçlenmesi için,
- Kendinizin ve özellikle de çocuklarınızın sağlıklı besinler yemenizi sağlamak ve gıdalardan gelecek sağlık risklerinizi azaltmak için bu parayı verdiğinizi unutmayınız.
Tarım verimliliği konusunda dünyanın 57 ülkesinde yürütülen 280 projede , gelişmekte olan ülkelerde geleneksel metodlarla yapılan tarımın gelişmiş ülkelerdeki teknolojik ve kimyasal destekli tarıma göre toprağa daha az zarar verdiği ve bu nedenle de daha sürdürülebilir olduğu saptanmıştır. Araştırmacılar, toprağın biyoçeşitliliğini bozmayan yöntemlerin uzun vadede daha yüksek hasat verdiğine dikkat çekerek, böcek ilaçlarının ve verim artırıcı kimyasalların kullanılmaması gerektiğine vurgu yapmaktadırlar. Zira tarımsal üretimde meydana gelen yoğun “kimyasallaşma” nın çevreye ve insan sağlığına etkisi ancak uzun vadede ortaya çıkmaktadır (DDT örneği).Endüstriyel tarımın insanlığa üç türlü faturası vardır: “Ucuz gıda adına kimyasal içerikli yiyecekler için önce şirketlere, sonra bunun pisliğini temizlemek için ekolojiye , son olarak da kendi sağlığımızı kurtarmak için doktorlara bedel ödemekteyiz.” Şirketlere ödenen para aşağı yukarı bellidir ama ekoloji ve insan sağlığı için ödenecek bedeli rakamsal olarak ifade edebilmek mümkün değildir. Arca Atay – Ziraat Yüksek Mühendis
Kaynak: Tarım Gönüllüleri
tarım ilaçlar o kadar yaygın kullanılıyor tepekentte. ben vazgeçsem tüm kentin böcekleri bahçeme istila eder ve herşeyi mahvederler.
organize olalım ve hep birlikte hareket edersek başa çıkabiliriz.
bende varım. eğer yeteri kadar katılımcı olursa işe yarar. yoksa bize artı maliyet ve artı sıkıntı yaratır.
bahçemdekı yabanı otları yok edemıyorum bir çozumu varmı?